T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/5208
KARAR NO: 2023/5183
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 10.04.2023
NUMARASI : 2023/67-2023/292
DAVACI : Borçlu : Gaziantep Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü
DAVALI : Alacaklı : Türkiye Sigorta Anonim Şirketi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; borçlu vekilinin yetki itirazı üzerine dosyanın yetkili Gaziantep İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve yetkili icra müdürlüğünce düzenlenen örnek 7 ödeme emrinin borçlu asile tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ödeme emrinin, vekil varken asile tebliğ edilemeyeceğini ileri sürerek usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin ve takibin iptalini talep ettiği, mahkemece şikâyetin kısmen kabul kısmen reddi ile; Gaziantep İcra Dairesinin 2020/73002 Esas sayılı icra takip dosyasında icra müdürlüğünce icra emrinin borçlunun vekiline de tebliği için işlem yapılmasına karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak “şikâyetin kabulü ile Gaziantep İcra Müdürlüğünün 2020/73002 E. sayılı takip dosyasında şikâyetçiye yapılan ödeme emri tebliğ işleminin iptaline,….şikâyetçi vekiline örnek 7 ödeme emrinin tebliğe çıkartılmasına” karar verildiği, bu karara karşı alacaklı tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine, Dairemizin 22.11.2022 tarih ve 2022/5318 E.-2022/12100 K. sayılı kararı ile ödeme emrinin asile tebliğ işlemi usulsüz olmayıp, vekile de tebliğ edilmemesi noktasında tebliğ işlemi eksikliği söz konusu olduğu, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken borçlu asile tebliğ edilen ödeme emrinin iptaline karar verilmesi yerinde olmadığı gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği görülmüştür.
Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilmektedir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde, uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK’nın 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E., 19 K.; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararları).
Bu sayılanların dışında, ayrıca görev, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü – C. V, 6, b İstanbul 2001, s. 4738 vd).
Öte yandan, maddi hata (hukuki yanılma), maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığında veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder(Ejder Yılmaz, Hukuk Sözlüğü, Doruk Yayınları, 1. Baskı, 1976, s. 208).
Burada belirtilen maddi hata kavramından amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta hata olduğu açık ve belirgin olup, her nasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı, yargılamanın sonucunu büyük ölçüde etkileyen ve çoğu kez tersine çeviren ve düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık hatalardır.
“Maddi hataya dayanan bozma kararına uyulması da usulü müktesep hak teşkil etmez” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.03.1972 gün ve E:1968/1-277, K:176; 01.03.1995 gün ve E:1995/7-641, K:117; 23.01.2002 gün ve E:2001/1-1010, K:2002/1; 12.07.2006 gün ve E:2006/4-519, K:527; 04.11.2009 gün ve E:2009/13-370, K:2009/480 sayılı kararları, Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, İstanbul 2001, Cilt 5, sayfa 4771 vd.).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için, bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.2017 tarih ve 2017/2-1607 Esas, 2017/968 Karar sayılı kararı).
Tüm bu ilkeler bir arada değerlendirildiğinde Dairemizin 22.11.2022 tarih ve 2022/5318 E. – 2022/12100 K. sayılı ilâmının maddi hataya dayalı olup, mahkemece bozmaya uyulmasının alacaklı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı kabul edilerek yapılan temyiz incelemesinde;
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
İİK’nın 58. maddesinin 3. fıkrası; “Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi gösterilir” hükmünü içermektedir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır (HGK’nın 12.05.1999 tarih 99/12-271 E, 99/301 K. sayılı kararı).
Somut olayda takip talebinde ve ödeme emrinde, toplam 114.318,39 EUR alacağın tahsili istenmekle birlikte yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmemiş olup harca esas değerinin de Türk Lirası olarak yazılı olmadığı görülmektedir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, takibin iptali gerekirken istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz isteminin kamu düzeni nedeniyle re’sen yapılan inceleme sonucu kısmen kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 10.04.2023 tarih ve 2023/67 E. – 2023/292 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.