Görüş Yazıları

Yabancı Alacaklıdan Teminat Alınması Hakkında 

T.C.
ADALET BAKANLIĞI
İcra İşleri Dairesi Başkanlığı
Sayı : 86420598-271/5728           19.06.2023
Konu : Yabancı Alacaklıdan Teminat
            Alınması Hakkında
DAĞITIM YERLERİNE
İcra dairelerinde icra takibi açmak amacıyla müracaatta bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler ile Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşlarının taleplerinin değerlendirilmesi ve icra takibinin kabul edilmesi aşamasında teminat alınıp alınmayacağı ile teminata karar veren merci ve alınacak teminatın belirlenmesi hususlarında tereddütlerin yaşandığı Başkanlığımıza ulaşan görüş taleplerinden anlaşılmıştır.
Alacaklısı yabancı gerçek ve tüzel kişiler ile Türkiye’de mutad meskeni bulunmayan Türk vatandaşlarından alınacak teminata ilişkin mevzuat hükümleri incelendiğinde;
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Teminat” kenar başlıklı 48’inci maddesinde “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.
(2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” hükmüne,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Teminat Gösterilecek Yerler” kenar başlıklı 84’üncü maddesinde “(1) Aşağıdaki hâllerde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat gösterilir:
a) Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması, davacı yanında davaya müdahil olarak katılması veya takip yapması.
b) Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş, hakkında konkordato veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin varlığı gibi sebeplerle, ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelenmesi.
(2) Davanın görülmesi sırasında teminatı gerektiren durum ve koşulların ortaya çıkması hâlinde de mahkeme teminat gösterilmesine karar verir.
(3) Mecburi dava ve takip arkadaşlığında teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması hâlinde doğar.” hükmüne yer verildiği görülmüştür.
Haklarında icra takibi başlatılan borçluların icra takibinin açılması ve devamı işlemleri nedeniyle olası zararlarının tazmini hususları ise 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun;
“İtirazın iptali” kenar başlıklı 67’nci maddesinin ikinci fıkrasında “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.”
“İtirazın kesin olarak kaldırılması” kenar başlıklı 68’inci maddesinin yedinci fıkrasında “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.”
“İtirazın geçici olarak kaldırılması” kenar başlıklı 68/a maddesinin sekizinci fıkrasında “İtirazın muvakkaten kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava  onuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.”
“İtirazın muvakkaten kaldırılmasının hükümleri” kenar başlıklı 69’uncu maddesinin beşinci fıkrasında “Borçtan kurtulma davasında haksız çıkan taraf, dava veya hükmolunan şeyin yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere münasip bir tazminatla mahkum edilir.”
“Menfi tespit ve istirdat davaları” kenar başlıklı 72’nci maddesinin beşinci fıkrasında “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.”
“Üçüncü şahsın istihkak iddiası” kenar başlıklı 97’nci maddesinin on beşinci fıkrasında “İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolunur.”
“İtirazın incelenmesi” kenar başlıklı 169/a maddesinin altıncı fırkasında “Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için,daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.”
“İmzaya itiraz” kenar başlıklı 170’inci maddesinin dördüncü fıkrasında “İcra mahkemesi, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar.” hükümlerine yer verilerek düzenleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Konuya ilişkin içtihatlarda ve öğreti değerlendirmelerinde ise;
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11.02.2016 tarihli 2015/26555 Esas 2016/3489 Karar sayılı, 05.03.2015 tarihli 2014/29710 Esas 2015/4930 Karar sayılı, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.02.2013 tarihli 2012/13042 Esas 2013/1552 Karar sayılı ilamlarında “… Mahkeme dava veya takibin niteliğine ve duruma göre davacıyı, davaya katılanı veya takip isteğinde bulunanı karşılıklılık esasına göre teminat göstermekten muaf tutabilir. Yasada öngörülen (mahkeme) teriminin icra takipleri için (icra dairesi olarak) anlaşılması gereklidir. …” denilmek suretiyle değerlendirme yapıldığı görülmüştür (Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı 2. Baskı, s. 171, Ankara 2013).
6100 sayılı Kanun’un 84’üncü madde gerekçesi “Maddede yer alan düzenlemeyle takipler bağlamında teminat gösterme yükümlüğünün doğması hâlinde, davada teminatla ilgili olarak hâkim tarafından alınması gereken kararların, takiplerde işin doğası gereği, cebri icra prosedürünün işleyişinde başından sonuna kadar birinci derecede rol ve sorumluluk üstlenmiş olan icra müdürleri tarafından alınacağı hüküm altına alınmıştır.” şeklinde kaleme alınmıştır.
Mevzuat hükümleri, Yargıtay içtihatları ve öğretinin bu konudaki düşüncelerinin değerlendirilmesinde; yabancı alacaklının veya Türkiye’de mutad meskeni olmayan Türk vatandaşlarının Türkiye’de icra takibi yapabilmesi için teminat yatırmasının zorunlu olduğu, 5718 sayılı Kanun’un 48’inci maddesinin teminattan muafiyet hâlini düzenleyen ikinci fıkrası gereğince mahkemenin (icra dairesinin) dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağının bildirildiği, bu madde kapsamında muafiyetin karşılıklılık esası çerçevesinde tanınmasının mümkün olduğu anlaşılmaktadır. Buradaki amaç, icra takibi açan alacaklının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyetin tanınabilmesidir. Diğer taraftan 5718 sayılı Kanun’un 1’inci maddesinde “Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklıdır.” denilmek suretiyle teminattan muafiyeti öngören sözleşmeler saklı tutulmuştur. Böylelikle alacaklının mensup olduğu veya ikâmet ettiği ülke ile Türkiye arasında teminattan muafiyeti öngören ikili veya çok taraflı bir sözleşme varsa, ilgili yabancı uyruklu veya Türkiye’de ikametgâhı olmayan kişi teminat yatırmayacaktır.
Yabancıların teminat yatırma zorunluluğunda akdî muafiyete ilişkin açıklamalara, Bakanlığımız  Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünün aşağıdaki sayfasından ulaşılması mümkündür.
Ayrıca, yabancı devlet ile Ülkemiz arasında teminattan muafiyete ilişkin fiilî mütekabiliyet bulunup bulunmadığı hususundaki bilgi taleplerine yönelik olarak, Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünce Dışişleri Bakanlığından bilgi talep edilmekte ve alınan bilgiler talepte bulunan adli makamlara iletilmektedir.
Bu itibarla;
İcra takibinde alacaklıdan alınması gereken teminatın Ülkemiz ile yabancı devlet arasında mütekabiliyet bulunup bulunmadığının gözetilerek cebri icra prosedüründe icra dairesi tarafından takdir edilmesi gerekmektedir.
Karşılıklılık esasının sağlanmadığı ve teminat alınmasının gerektiği düşünülen durumlarda alacaklının teminat alınmaması gerektiği yönünde talebi ve benzeri hâllerde Bakanlığımız Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden görüş alınması uygun olacaktır.
Yukarıda yazılı hükümler çerçevesinde mahkemelerce borçlunun uğraması muhtemel zararlarının tazmini için teminat miktarının takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak kaydıyla belirlendiği, bu nedenle teminat alınması gereken hâllerde oranın takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmayacak şekilde belirlenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Konunun yargıya intikal etmesi hâlinde ise yargı mercilerince verilecek karara göre işlem yapılması gerekecektir.
Bilgi edinilmesiyle konunun yargı çevrenizde bulunan icra dairelerine duyurulmasını rica ederim.

YABANCILARIN TEMİNAT YATIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Yabancılık sebebine bağlı olarak teminat yatırma yükümlülüğü 12.12.2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir.

Kanun’un 48’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.”

Söz konusu maddenin teminattan muafiyet halini düzenleyen 2’nci fıkrasında ise;  mahkemenin dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutacağı bildirilmiştir.

Karşılıklılıktan amaç, davacı, davaya katılanı (müdahil) veya icra takibini yapan yabancının mensup olduğu devlette Türk vatandaşları için de aynı muafiyetin tanınabilmesidir.

Karşılıklılık,  Türk Milletlerarası Özel Hukuku kapsamında akdi, kanuni ve fiili olmak üzere üç ayrı şekilde sağlanabilmektedir.

Akdi karşılıklılık, Türkiye Cumhuriyeti ile teminat göstermesi gereken gerçek ya da tüzel kişi davacı, müdahil ya da icra takibi yapan tarafın vatandaşı olduğu devlet arasında teminattan muafiyeti öngören ikili ya da çok taraflı anlaşmanın varlığı halinde sağlanmış olacaktır.

A- Teminattan muafiyet öngören çok taraflı sözleşmeler:

a) 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi:

Sözleşmenin 17. maddesinin hükmü şöyledir:
Akit Devletlerden birisinde ikamet eden ve diğer bir Devlet mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan Akit bir Devletin vatandaşlarından yabancı olmaları veya o memlekette ikametgâh veya meskenleri bulunmaması sebebiyle, ne isim altında olursa olsun, herhangi bir teminat veya depozito istenemez. Aynı kaide mahkeme masraflarını karşılamak için davacı veya müdahilden istenen tediyata da tatbik olunacaktır. Akit Devletlerin, vatandaşlarının ikamet şartı olmaksızın teminat akçesinden veya mahkeme masraflar karşılığı tediyattan muaf tutulmalarını derpiş ettikleri sözleşmeler tatbik olunmaya devam edilecektir.”

Dışişleri Bakanlığı’ndan alınan 17.01.2005 tarih ve 904.30/2005/KOPR/20078 sayılı yazıda; 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’nin 17’nci maddesi hükmünün, dönemin Lahey Uluslararası Özel Hukuk Konferansı Genel Sekreteri J.H.A.Van Loon ve Hukuk Uzmanı Christophe Bernasconi tarafından tüzel kişileri de kapsayacak şekilde yorumlandığı belirtilmiştir.

Sözleşmeye taraf ülkeler:
1) Almanya
2) Arjantin
3) Arnavutluk
4) Avusturya*
5) Belarus (Beyaz Rusya)
6) Belçika
7) Bosna Hersek
8) Çek Cumhuriyeti
9) Çin (sadece Makau Özerk Bölg.)
10) Danimarka
11) Ermenistan
12) Fas
13) Finlandiya
14) Fransa
15) Hırvatistan
16) Hollanda
17) İspanya
18) İsrail
19) İsveç
20) İsviçre
21) İtalya
22) İzlanda
23) Japonya
24) Karadağ
25) Kazakistan
26) Kırgızistan
27) Kuzey Makedonya
28) Letonya
29) Litvanya
30) Lübnan
31) Lüksemburg
32) Macaristan
33) Mısır
34) Moğolistan
35) Moldova Cumhuriyeti
36) Norveç
37) Özbekistan
38) Polonya
39) Portekiz
40) Romanya
41) Rusya Federasyonu
42) Sırbistan
43) Slovakya
44) Slovenya
45) Surinam
46) Türkiye
47) Ukrayna
48) Vatikan
Liste güncelleme tarihi: 26.01.2021Sözleşmeye taraf ülkelerin güncel listesine buradan, sözleşmenin Türkçesine buradan ulaşılabilir.

*Türkiye ile Avusturya arasında Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine İlişkin Olarak Yaptıkları Ek Anlaşma için ikili sözleşmeler bölümüne bakınız.

b) Avrupa İkamet Sözleşmesi

Sözleşmenin 9’uncu maddesinin hükmü şöyledir:
“1. Davacı veya müdahil olarak Akit Taraflardan birinin mahkemeleri önüne çıkan diğer bir Akit Taraf uyruğundan, Akitlerden birinin ülkesinde ikametgâhı veya mutad meskeni bulunduğu takdirde, gerek yabancı sıfatından dolayı, gerek o memlekette ikametgâh veya meskeninin bulunmaması sebebiyle, ne şekil altında olursa olsun, hiç bir teminat veya depozito akçesi talep edilmez.
2. Aynı kural, mahkeme masraflarını teminat altına almak için davacı veya müdahilden yapması istenecek ödeme için de uygulanır. 
3. Yukarıdaki bentlerden birine göre veya davanın görüldüğü ülkenin hukuku uyarınca teminat, depozito veya ödemelerden bağışık tutulmuş davacı veya müdahile hükmedilen mahkeme masrafları ve sair giderlere ilişkin mahkumiyet kararları diplomatik kanaldan yapılacak istem üzerine, diğer Akit Taraflardan birinin ülkesindeki yetkili makamca, herhangi bir harç ödenmesi gerekmeksizin yerine getirilebilir.”

Sözleşmeye taraf ülkeler:
Almanya
Belçika
Danimarka
Hollanda
İngiltere*
İrlanda*
İsveç
İtalya
Lüksemburg
Norveç
Türkiye
Ukrayna
Yunanistan
Sözleşmeye taraf ülkelerin güncel listesine buradan, sözleşmenin Türkçesine buradan ulaşılabilir.

9. maddeye konulan çekinceler:

*İngiltere (Birleşik Krallık):
Çekince, imza tarihinde, yani 24 Şubat 1956’da yapılmış olup 14 Ekim 1969 tarihinde verilmiş olan onay belgesinde teyit edilmiştir –
Birleşik Krallık Hükümeti, 9. maddenin 1 ve 2. paragraflarını “memlekette ikametgâh veya meskeninin bulunmaması ” ifadesi sanki 1. paragraftan çıkarılmış gibi uygulama hakkını saklı tutar.
Yönetmelik
İngiltere ve Galler
Yüksek Mahkeme Tüzüğünün 65. Talimat 6A Kuralı uyarınca, olağan olarak yargı bölgesi dışında ikamet eden bir davacının teminat vermesine hükmedilebilir, ancak uygulamada bu talimatlar davacının normalde İskoçya veya Kuzey İrlanda’da ikamet ettiği hallerde verilmez; bununla birlikte, söz konusu kimse normalde yargı bölgesi dışında başka bir yerde ikamet ediyorsa ve burada önemli değerde bir mülke sahip değilse talimat doğal olarak davalının başvurusu üzerine verilecektir.
Yerel Mahkeme Tüzüğünün 3. Talimat, 1.1. Kuralına göre, İngiltere ve Galler dışında ikamet eden bir davacı tarafından Yerel Mahkemede masraf teminatının verilmesi gerekmektedir.

İskoçya
İskoçya’da hiç kimsenin İskoç Mahkemelerinin yargı bölgesine tabi olmayan bir kişiye dava açmak zorunda olmaması, İskoçya hukukunun genel bir kuralıdır. Birleşik Krallık dışında ikamet eden ve İskoçya’da gayrimenkul (taşınmaz) mülkiyeti olmayan kişiler, bu nedenle normalde zorunlu olarak hazırda bulunurlar. Gerçekte bu, masraf teminatı şartına eşdeğerdir.

Kuzey İrlanda
Kuzey İrlanda Yüksek Mahkemesi Tüzüğünün 29. Talimatı, 2, 3 ve 4 sayılı Kurallarına göre:

2. Bir davalı, davacının İngiltere veya İskoçya’da ikamet ettiği salt gerekçesiyle davacıyı masraflar için teminat vermeye zorlayan bir talimat verdirme hakkına sahip olmaz.

3. Hiçbir davalı, esasa ilişkin bir savunması olduğuna dair tatmin edici bir beyanda bulunmadıkça, herhangi bir davacının Mahkemenin yargı bölgesi dışında ikamet etmesi nedeniyle masraf teminatı için talimat verdirme hakkına sahip değildir.

4. Normalde yargı bölgesi dışında ikamet eden bir davacının, söz konusu yargı bölgesinde geçici olarak ikamet ediyor olsa da, masraflar için teminat vermesine hükmedilebilir.
Yerel Mahkeme Tüzüğünün 16. Talimat 3.Kuralı uyarınca, davacının Kuzey İrlanda dışında ikamet ettiği hallerde, davalı masraflar için teminat tep edebilir.
Birleşik Krallıktaki yukarıda belirtilen kuralların yalnızca ikamete dayandığı ve bu şekilde yabancılara karşı hiçbir ayrımcılık içermediği gözetilecektir.

Kapsanan dönem: 14/10/1969 –
İlgili madde: 9

Çekince, imza tarihinde, yani 24 Şubat 1956’da yapılmış olup 14 Ekim 1969 tarihinde verilmiş olan onay belgesinde teyit edilmiştir – Or. Engl.
Birleşik Krallık Hükümeti, 9. maddenin 3. Paragrafında öngörülen yükümlülüğü kabul etmemektedir.
Yönetmelik
Yabancı bir karar otomatik olarak icra edilemez; ilk önce Birleşik Krallıktaki uygun mahkemede bir dava açılmalıdır. Bu genel kural, 1933 tarihli Yabancı Kararlar (Mütekabil İcra) Yasası (23 & 24 Geo. 5.C13) ile değiştirilmiştir, ancak, bu sadece Belçika ve Fransa yüksek mahkemelerinin vermiş oldukları hükümlerde Konsey Kararı uyarınca genişletilmiştir.
Kapsanan dönem: 14/10/1969 –
İlgili madde: 9

*İrlanda:
Çekince, onay belgesinin verildiği tarihte, yani 1 Eylül 1966’da yapılmıştır – Or. Engl.

İrlanda Hükümeti şu anda Madde 9.1’de yer alan yükümlülükleri kabul edememektedir; Bölge Mahkemesi Tüzüğünün 152. Kuralı, bir Bölge Mahkemesine, davacının ülke dışında ikamet ettiği durumlarda, masrafların teminatına ilişkin olarak tam takdir yetkisi vermektedir; Gezici Mahkeme Tüzüğünün 132. Talimatı, davacının yargı bölgesi dışında ikamet ediyor olduğu salt gerekçesiyle bir davalının masraflar için teminat talep etme hakkına sahip olmayacağını öngörmektedir; Yüksek Mahkemeler Tüzüğünün 29. Maddesi, bu Mahkemelere bu konuyla ilgili olarak takdir yetkisi vermektedir.
Yabancı Mahkeme kararlarının uygulanmasına ilişkin olarak, bunun yapılabileceği tek yol, söz konusu yabancı karar temel alınarak İrlanda Mahkemeleri nezdinde dava açmaktır.
Kapsanan dönem: 01/09/1966 –
İlgili madde: 9

B- İki taraflı Sözleşmeler:

İki taraflı sözleşmelerin metinlerine buradan ulaşılabilir.

1) ALMANYA
1929 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti Arasında Hukukî ve Ticarî Mevaddı Adliyeye Müteallik Münesabatı Mütekabiliyeye Dair Mukavelename” 15/05/1930 tarih ve 1622 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmi Gazete: 04/06/1930 tarih ve 1511  (III.Tertip Il.Cilt, 470 s) Yürürlük Tarihi: 18/11/1931

Mukavelename’nin 2’nci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Devletlerden biri mahakiminde müddei veya dahili dava olan bu devletlerden birinin tebaası bunlardan birinin arazisi dahilinde ikâmetgah sahibi olmak şartiyle gerek ecnebilik sıfatlarından, gerek mahkemesine müracaat ettiği memlekette ikametgâhı veya meskeni bulunmamasından naşi her ne nam ile olursa olursun bir gûna kefalet itası veya teminat akçesi tevdii ile mükellef tutulmayacaktır.”

2) ARNAVUTLUK
1995 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi” 17/07/1997 tarih ve 4288 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 09/11/1997 tarih ve 23165, Yürürlük Tarihi: 22/03/1998.

Sözleşmenin 15. maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhtan veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi vermekle yükümlü tutulamazlar.”

3) AVUSTRALYA
1931 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Hükümeti Arasında Mün’akit Müzahereti Adliye Mukavelenamesi” Mukavelename Türkiye ile İngiltere arasında imzalanmış olup 28/06/1932 tarih ve 2045 sayılı Kanunla onaylanarak 05/07/1932 tarih ve 2142 (Düstur no. III. Tertip, 13. Cilt (1089) 856,S.) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış, Avustralya da bu mukavelenameye katılmıştır.

Anlaşma’nın teminata ilişkin 12’nci ve 13’üncü madde hükümleri şöyledir:
“Madde 12- Masarif için teminat, masarifin ve harçların tediyesi hakkında kararlar meccanen müzahareti adliye ve deyin için hapis hususlarında Yüksek Akid taraflardan her birinin tebaası diğer Yüksek akit taraf arazisinde işbu Yüksek akit taraf tebaasına tamamen müsavi bir muameleden müstefid olacaklardır.
Madde 13- Yüksek Akid Taraflardan birinin tebaası diğerinin arazisinde 12. maddeye tevfikan masarif için teminat itasından istisna edildiği ahvalde böyle bir şahsı tediyei masarife mahkum eden hükümler, birinci Yüksek Akid taraf arazisinde mehakim veya makamlar tarafından o memleketin kavanini mücibince ilamatı ecnebiyenin tenfizi hususunda kabili tatbik en müstacel usul ile icra olunacaktır.”

4) AVUSTURYA
“Türkiye Cumhuriyeti ve Avusturya Cumhuriyeti’nin Taraf Bulundukları 01/03/1954 tarihli Lahey Hukuk Usulü Sözleşmesine İlişkin Olarak Yaptıkları 16/09/1988 Tarihli Ek Anlaşma” 08/05/1991 tarih ve 3726 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/09/1991 tarih ve 21000 sayılı, Yürürlük Tarihi: 18/10/1992.

Ek Anlaşmanın 3’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“İki ülkeden birinin vatandaşlarından diğer ülkede mahkeme huzuruna çıktıkları zaman yabancı olmaları veya davanın görüldüğü ülkede ikamet etmemeleri sebebiyle, her ne nam altında olursa olsun bir teminat veya depozito istenemez.”

* 1930 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Avusturya Hükümeti Arasında Mün’akit Hukuki ve Ticari Mevaddi Adliyeye Müteallik Mütekabil Münasebetlere ve Adli Kararların Tenfizine Dair Mukavelename”nin 2’nci maddesi teminattan muafiyete ilişkin olmakla birlikte Türkiye Cumhuriyeti ve Avusturya Cumhuriyeti’nin Taraf Bulundukları 01/03/1954 tarihli Lahey Hukuk Usulü Sözleşmesine İlişkin Olarak Yaptıkları 16/09/1988 Tarihli Ek Anlaşma” 17. maddesi gereği söz konusu madde yürürlükten kaldırılmıştır.

5) AZERBAYCAN
2002 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması” 09/03/2004 tarihli ve 2004/6988 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/03/2004 tarihli ve 25411 sayılı.

Anlaşmanın 13’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Bir Akit Tarafın vatandaşları, diğer Akit Tarafın adli makamları önündeki işlemlerinden dolayi salt yabancı olmaları veya diğer Akit Taraf ülkesinde ikametgahları bulunmamasından ötürü teminat akçesi vermekle yükümlü tutulmayacaklardır.”

6) BELARUS
2012 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Belarus Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” 09/03/2017 tarihli ve 6985 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmi Gazete: 31/07/2017 tarihli ve Mükerrer 30140 sayılı – 23/11/2018 tarihli ve 30604 sayılı Yürürlük Tarihi: 19/04/2018.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâh veya meskenleri olmamasından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulmazlar.”

7) BOSNA – HERSEK
2005 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna-Hersek Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması” 25/10/2004 tarih ve 5702 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 04/11/2007 tarih ve 26690 sayılı, Yürürlük Tarihi: 17/12/2007.

Anlaşmanın 13’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Bir Âkit Tarafın vatandaşları, diğer Âkit Tarafın adlî makamları önündeki işlemlerinde, sadece yabancı olmaları veya diğer Âkit Taraf ülkesinde ikametgâhları bulunmamasından ötürü teminat vermekle yükümlü tutulmayacaklardır.”

8) BULGARİSTAN
1975 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Cezai Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi” 31/03/1978 tarih ve 7/15320 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 24/05/1978 tarih ve 16296 sayılı, Yürürlük Tarihi: 28/10/1978.

Anlaşmanın 2’nci maddesinin 1. bendinin hükmü şöyledir:
“Âkit taraflardan her birinin, diğer Taraf mahkemelerinde dava ikame eden veya görülmekte olan bir davaya katılan uyrukları, Âkit Taraflardan birinin ülkesinde ikametgâh sahibi olmak şartı ile, gerek yabancı sıfatları, gerek dava ikame ettikleri ülkede ikametgâh veya meskenleri bulunmaması nedeniyle, her ne ad altında olursa olsun, teminat göstermekle yükümlü olmayacaklardır.”

9) CEZAYİR
1989 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Arasında Hukuki İşbirliğine İlişkin Sözleşme” 08/05/1991 tarih ve 3724 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 21/05/1991 tarih ve 20877 sayılı, Yürürlük Tarihi: 01/08/2001.

Anlaşmanın 2’nci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Tarafların her birinin vatandaşları, yabancı oldukları veya ülkede yerleşmiş olmamaları yahut ikametgâhlarının bulunmaması gibi herhangi bir sebeple ne kefalet vermeye ne teminat yatırmaya tabi tutulmayacaklardır.
Yukarıdaki fıkra kurulmuş olan hükmî şahıslara veya Akit Tarafların her birinin kanunlarına göre faaliyetlerine izin verilen hükmî şahıslara uygulanacaktır.”

10) ÇEK CUMHURİYETİ
1930 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Çekoslovakya Cumhuriyeti Arasında Medeni ve Ticari Hususatı Kazaiyeye Mütedair Karşılıklı Münesabat Hakkında Mukavelename” 30/06/1932 tarih ve 2051 sayılı Kanunla onaylanan 09/07/1932 tarih ve 2145 (II.Tertip, 13.c. 1134 (887)s) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 1930 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Çekoslovakya Cumhuriyeti Arasında Medeni ve Ticari Hususatı Kazaiyeye Mütedair Karşılıklı Münesabat Hakkında Mukavelename”ye Halefiyet yolu ile katılmış olup, bu anlaşma 06/06/1933 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anlaşmanın 2’nci maddesinin hükmü şöyledir:
Akit Devletlerden biri tebaasında olup da Devletlerden biri dâhilinde ikametgahı bulunan ve diğer devlet mahakimi huzurunda müddei veya dahil fiddava olanlardan gerek ecnebi sıfatları dolayısıyla gerek memleket dahilinde ikametgahı veya meskeni bulunmaması dolayısıyla her ne nam ile olursa olsun, hiç bir kefalet veya teminat akçesi talep edilmeyecektir.”

11) ÇİN HALK CUMHURİYETİ
1992 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması”. 27/09/1994 tarih ve 4034 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 12/11/1994 tarih ve 22109 sayılı.

Anlaşmanın 14’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin uyruğu, diğer Âkit Tarafın adli makamları önüne çıktığında, salt yabancı olması veya diğer Âkit Tarafın ülkesinde meskeni veya ikametgâhı bulunmaması nedeniyle kefalet, teminat akçesi veya taahhüt senedi vermekle yükümlü tutulamayacaktır. Aynı hüküm, adlî makamlara yapılacak başvurular için gerekli her türlü ödeme bakımından da uygulanacaktır.”

12) FAS KRALLIĞI
1989 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî Yardımlaşmaya Dair Sözleşme” 08/05/1991 tarih ve 3725 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 08/09/1991 tarih ve 20985 sayılı, Yürürlük Tarihi: 13/05/2002.

Anlaşmanın 3’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, yabancı olmaları, diğer Devletin ülkesinde ikametgâhlarının veya meskenlerinin bulunmaması nedeniyle hangi nam altında olursa olsun hiçbir teminat akçesi veya depozito ödemek zorunda olmayacaklardır.”

13) GÜRCİSTAN
1996 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması” 04/04/1997 tarih ve 4244 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 24/09/1997 tarih ve 23090 sayılı, Yürürlük Tarihi: 15/01/1998.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Taraflardan birinin vatandaşları salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni bulunmamasından ötürü teminat akçesi (judicatum solvi) vermekle sorumlu tutulamazlar.”

14) HIRVATİSTAN
1999 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî İşbirliği Anlaşması” 04/04/2000 tarih ve 4559 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 24/05/2000 tarih ve 24058 sayılı, Yürürlük Tarihi: 19/01/2003.

Anlaşmanın 13’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından dolayı veya diğer Tarafın ülkesinde ikametgâhları ve meskeni bulunmamasından ötürü teminat akçesi      (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulmazlar.
İşbu maddenin birinci paragrafında belirtilen hususlar tüzel kişilere de uygulanır.”

15) HİNDİSTAN
* 1988 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Hindistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Karşılıklı Adlî Yardımlaşma Anlaşması”
18/01/1990 tarih ve 3605 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/07/1990 tarih ve 20583 sayılı, Yürürlük Tarihi: 16/08/1993.

* Anlaşmada teminata ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

16) IRAK
1989 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Irak Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Adli İşbirliği Sözleşmesi” 19/04/1990 tarih ve 3638 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 02/08/1992 tarih ve 21303 sayılı.

Anlaşmanın 1’inci maddesinin 2. fıkrasının hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşlarından diğer Taraf ülkesinde yabancı olmak, ikametgâhı veya meskeni olmamak gibi nedenlerle her ne ad ile olursa olsun kefalet veya teminat akçesi istenilemez. Aynı kural yargılama giderlerinin karşılanması için de geçerlidir.”

17) İNGİLTERE
1931 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Hükümeti Arasında Mün’akit Müzahereti Adliye Mukavelenamesi” 28/06/1932 tarih ve 2045 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 05/07/1932 tarih ve 2142 (Düstur no. III. Tertip, 13. Cilt (1089) 856,S.) sayılı, Yürürlük Tarihi: 13/07/1933.

Anlaşma’nın teminata ilişkin 12’nci ve 13’üncü madde hükümleri şöyledir:
“Madde 12- Masarif için teminat, masarifin ve harçların tediyesi hakkında kararlar meccanen müzahareti adliye ve deyin için hapis hususlarında Yüksek Akid taraflardan her birinin tebaası diğer Yüksek akit taraf arazisinde işbu Yüksek akit taraf tebaasına tamamen müsavi bir muameleden müstefid olacaklardır.
Madde 13- Yüksek Akid Taraflardan birinin tebaası diğerinin arazisinde 12. maddeye tevfikan masarif için teminat itasından istisna edildiği ahvalde böyle bir şahsı tediyei masarife mahkum eden hükümler, birinci Yüksek Akid taraf arazisinde mehakim veya makamlar tarafından o memleketin kavanini mücibince ilamatı ecnebiyenin tenfizi hususunda kabili tatbik en müstacel usul ile icra olunacaktır.”

18) İRAN
2010 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adlî İşbirliği Anlaşması” 22/02/2011 tarih ve 6121 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 10/03/2011 tarih ve 27870 sayılı.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya diğer Tarafın ülkesinde ikametgahları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulamazlar.”

19) İSVİÇRE
1933 tarihli “Türkiye ile İsviçre Arasında Medenî ve Ticarî Mevatta Adlî Münasebetleri Tanzim Eden Mukavelename” 23/06/1934 tarih ve 2534 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 04/07/1934 tarih ve 2743 (Düstur No. III. Tertip. 15.C.1304 (521)s.) sayılı, Yürürlük Tarihi: 08/06/1935.

Anlaşmanın 1’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Türkiye’de veya İsviçre’de ikâmetgahı bulunan ve diğer taraf mekiminde Âkit Devletlerden birinin müddei veya müdahil olan tebaası gerek ecnebi sıfatını haiz olmaları, gerek memleket dahilinde ikametgah veya meskeni bulunmamaları dolayısıyla her ne nam altında olursa olsun kefalet ve ne de teminat akçesi vermekle mükellef tutulmayacaktır. Muhakeme mesarifini teminen müddeilerden ve müdahillerden talep edilecek tediyat hakkında da aynı kaide caridir”

20) İTALYA
1926 tarihli “Türkiye ile İtalya Arasında Adlî Himaye Adlî Makamların Hukuk ve Ceza İşlerinde Karşılıklı Müzahereti ve Adlî Kararların Tenfizi Mukavelenamesi” 16/02/1929 tarih ve 1394 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 03/03/1929 tarih ve 1133  (III.Tertip. 10.C.362 (222)s) sayılı, Yürürlük Tarihi: 15/05/1931.

* Anlaşmada teminata ilişkin doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır.
Anlaşmanın 1’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Yüksek Âkit taraflardan her birinin tebaaları diğerinin memleketinde gerek şahısları ve gerekse malları hususunda tebaayı mahalliyeye tatbik edilmekte olan kanunî ve adlî himayeye nail olacaklardır. Bu bapta mahkemelere serbestçe müracaatla mahalli tebaanın tâbi bulunduğu şerait ve eşkâl tahtında dava ikâme edebileceklerdir.”

21) KANADA
1931 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Hükümeti Arasında Mün’akit Müzahereti Adliye Mukavelenamesi” Mukavelename Türkiye ile İngiltere arasında imzalanmış olup 28/06/1932 tarih ve 2045 sayılı Kanunla onaylanarak 05/07/1932 tarih ve 2142 (Düstur no. III. Tertip, 13. Cilt (1089) 856,S.) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış, Kanada da bu mukavelenameye katılmıştır.

Anlaşmanın teminata ilişkin 12’nci ve 13’üncü madde hükümleri şöyledir:
“Madde 12- Masarif için teminat, masarifin ve harçların tediyesi hakkında kararlar meccanen müzahareti adliye ve deyin için hapis hususlarında Yüksek Akid taraflardan her birinin tebaası diğer Yüksek akit taraf arazisinde işbu Yüksek akit taraf tebaasına tamamen müsavi bir muameleden müstefid olacaklardır.
Madde 13- Yüksek Akid Taraflardan birinin tebaası diğerinin arazisinde 12. maddeye tevfikan masarif için teminat itasından istisna edildiği ahvalde böyle bir şahsı tediyei masarife mahkum eden hükümler, birinci Yüksek Akid taraf arazisinde mehakim veya makamlar tarafından o memleketin kavanini mücibince ilamatı ecnebiyenin tenfizi hususunda kabili tatbik en müstacel usul ile icra olunacaktır.”

22) KARADAĞ
1933 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Krallığı Arasında Adli, Medeni, Ticari Hususlarda Karşılıklı Münasebata Dair Mukavelename” Mukavelenameye halefiyet yolu ile katılmıştır. Mukavelename 25/12/1935 tarih ve 2874 sayılı Kanunla onaylanmış ve 04/01/1936 tarih ve 3197 (Düstur No: III. Tertip, 17.C.129(89)s.) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 27/07/1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anlaşmanın 1’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“1-Akid Devletlerden biri tebaasından olupta, bu Devletlerden biri dâhilinde ikametgâhı bulunan ve diğer Devlet mehakimi huzurunda müddei veya dahil fiddâva olanlardan gerek ecnebi sıfatları dolayısıyla, gerek memleket dahilinde ikametgahı veya meskeni bulunmaması dolayısıyla, her ne nam ile olursa olsun, hiçbir kefalet veya teminat akçesi talep edilmeyecektir.
 2-Aynı kaide masarifi muhakemeyi teminen müddei veya dahil fiddava olanlardan talep edilen tediyat hakkında da caridir.”

23) KAZAKİSTAN
1995 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” 17/07/1997 tarih ve 4287 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 12/11/1997 tarih ve 23168 sayılı.

Anlaşmanın 14’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin adli makamları, diğer Akit Tarafın vatandaşlarından, bunların adli yardıma ihtiyaçları bulunması halinde, salt yabancı olmaları veya diğer akit tarafın ülkesinde meskeni veya ikametgâhı bulunmaması nedeniyle, kefalet teminat akçesi ve/veya taahhüt senedi vermelerini talep etmeyecektir. Aynı hüküm, adli makamlara yapılacak başvurular için gerekli her türlü ödeme bakımından da uygulanacaktır.”

24) KIRGIZ CUMHURİYETİ
2006 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kırgız Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adli İşbirliği Anlaşması” 30/11/2010 tarih ve 6073 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 24/03/2012 tarih ve 28243 sayılı, Yürürlük Tarihi: 11/02/2012

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Taraflardan birinin vatandaşları,  salt yabancı olmalarından veya bu tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi)  vermekle yükümlü tutulamazlar.”

25) KUVEYT
1997 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuveyt Devleti Arasında Hususî Hukuk, Ticaret ve Ceza Hukuku Konularında Hukuki ve Adli İşbirliği Anlaşması” 09/04/2000 tarih ve 4557 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 30/05/2000 tarih ve 24064 sayılı.

Anlaşmanın 6’ncı maddesinin hükmü şöyledir:
“Akid Taraflardan birinin uyruğu, diğer Akid Tarafın adli makamları önüne çıktığında, sadece yabancı olması veya bu Taraf ülkesinde ikametgâhı, meskeni veya iş merkezinin bulunmaması gerekçesiyle kefalet, teminat akçesi veya taahhüt senedi ile yükümlü tutulamazlar. Aynı kural, adli makamlara başvurma için gerekli her türlü ödemeler bakımından da uygulanır.”

26) KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
1987 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma ve Tenfiz, Suçluların Geri Verilmesi ve Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi” 27/10/1988 tarih ve 3490 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 13/02/1989 tarih ve 20079 sayılı.

Anlaşmanın 2’nci maddesinin hükmü şöyledir:
“(a) Akit Devletlerden birinin mahkemesi veya herhangi bir Adli Makamı önünde davacı, şikayetçi, hak talebinde bulunan veya dahili dava olan taraf Devletlerden birinin vatandaşı, iki ülkeden birinde ikametgah sahibi olmak şartıyla, gerek yabancılık sıfatından gerekse Adli Makamlara başvurduğu ülkede ikametgahı veya meskeni bulunmayışından dolayı her ne ad ile olursa olsun bir kefalet veya teminat akçesi ile yükümlü tutulmaz.
(b) Aynı kural yargılama giderlerinin karşılanması için davacı veya davalı olanlardan istenebilecek ödemeler yönünden de geçerlidir. Bulunulan akit ülkenin vatandaşlarının göstermeye mecbur olmadıkları masraf karşılığı teminatları diğer ülke vatandaşının göstermesi de istenemez.”

27) LİTVANYA
1995 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Hukukî ve Adlî İşbirliği Anlaşması” 10/02/2004 tarih ve 5087 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 20/04/2004 tarih ve 25439 sayılı, Yürürlük Tarihi:15/08/2004.

Anlaşmanın 6’ncı maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit taraflardan birinin uyruğu olan gerçek veya tüzelkişiler, diğer Akit tarafın adli makamları önüne çıktığında, salt yabancı gerçek veya tüzelkişi veya bu taraf ülkesinde ikametgâhı, meskeni veya genel merkezinin bulunmaması gerekçesiyle kefalet, teminat akçesi veya taahhüt senedi ile yükümlü tutulamaz. Aynı kural, adli makamlara başvuru için gerekli her türlü ödeme konusunda da uygulanır.”

28) MACARİSTAN
1987 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi”
18/01/1990 tarih ve 3607 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/07/1990 tarih ve 20583 sayılı, Yürürlük Tarihi: 09/05/1991.

Anlaşmanın 6’ncı maddesinin hükmü şöyledir:
“1. Akit taraflardan birinin toprağında ikametgâhı olması koşuluyla bir mahkemeye veya herhangi bir adli makama davacı veya müdahil sıfatıyla müracaatta bulunan Akit taraflardan birinin vatandaşına bu ülkede yabancı olmak, ikametgâhı veya meskeni bulunmamak gibi nedenlerle her ne ad altında olursa olsun kefalet veya teminat akçesi yüklenemez.
2. Diğer Akit Tarafın ülkesinde yabancı olması veya meskeni veya ikametgâhı bulunmaması nedeniyle tanınan bu muafiyet, adli masrafları garanti etmek amacıyla davacı veya müdahillerden istenebilecek teminat ve kefalet yönünden de uygulanır.”

29) MAKEDONYA
1997 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Makedonya Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması” 07/03/2000 tarih ve 4547 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 14/05/ 2000 tarih ve 24049 sayılı, Yürürlük Tarihi: 28/07/2000.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni bulunmamasından ötürü teminat akçesi (judicatum solvi) vermekle sorumlu tutulamazlar.”

30) MISIR
1990 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ve Mısır Arap Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi” 26/01/1990 tarih ve 3604 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/07/1990 tarih ve 20583 sayılı, Yürürlük Tarihi: 01/02/1992.

Anlaşmanın 1’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“İki Devletten birinin vatandaşları, diğer Devletin topraklarında, bu Devletin vatandaşlarının tabî olduğu şartlarla, hak ve menfaatlerinin müdafaası için mahkemelere serbestçe ve kolayca müracaat hakkına sahiptirler. Hukuki korumadan aynı şekilde yararlanırlar.
Bir ülkede yabancı olmak, ikametgâhı veya meskeni olmamak gibi nedenlerle her ne ad ile olursa olsun kefalet veya teminat akçesi ile yükümlü tutulamazlar. Aynı kural yargılama giderlerinin karşılanması için de geçerlidir.”

31) MOĞOLİSTAN
2000 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” 10/02/2004 tarih ve 5088 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 04/05/2004 tarih ve 25452 sayılı.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni bulunmamasından ötürü teminat akçesi (judicatum solvi) vermekle sorumlu tutulmazlar.”

32) MOLDOVA
1995 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ve Moldova Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması” 04/04/2000 tarih ve 4556 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 28/05/2000 tarih ve 24062 sayılı, Yürürlük Tarihi: 23/02/2001.

Anlaşmanın 14, 15 ve 16’ıncı maddelerinin hükmü şöyledir:
“Madde 14- Âkit Taraflardan birinin uyruğundan, diğer Âkit Tarafın makamları önüne çıktığında, salt yabancı olması veya diğer Âkit Tarafın ülkesinde meskeni veya ikametgâhı bulunmaması nedeniyle dava masrafları için teminat senedi ve/veya akçesi verilmesi istenemeyecektir. Aynı kural, adli makamlara yapılacak başvurular için gerekli olan diğer her türlü ödeme bakımından da uygulanacaktır.
Madde 15- Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, diğer Âkit Taraf ülkesindeki peşin ödenecek dava masraflarını bu tarafın vatandaşları ile aynı şartlarla ve kapsamda ödeyeceklerdir.
Madde 16- 14 ve 15 inci Maddelerin hükümleri, Âkit Taraflardan her birinin kanun ve kuralları gereğince kurulmuş bulunan hükmi şahıslar hakkında da uygulanacaktır.”

33) ÖZBEKİSTAN
1994 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Özbekistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi” 17/07/1997 tarih ve 4286 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 07/11/1997 tarih ve 23163 sayılı.

Anlaşmanın 15, 16 ve 17’nci maddelerinin hükmü şöyledir:
“Madde 15- Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskenleri bulunmamalarından ötürü teminat akçesi vermekle yükümlü tutulmazlar.”,
Madde 16-
(1) Akit Taraflardan birinin vatandaşları, diğer Tarafın mahkemeleri önünde bu Akit Tarafın vatandaşları gibi aynı şartlar ve vüsatte adli harç ve masraftan muaf olmaktan ve ücretsiz adli müzaharetten faydalanırlar.
(2) Bu adli yardım ve adli müzaharet, icra işlemleri dahil, davanın tüm işlemlerine uygulanır.
(3) Akit Taraflardan birinin yasa hükümleri uyarınca harç ve masraflardan muaf olmaktan yararlanan vatandaşları, diğer Tarafın ülkesinde aynı davanın usule ilişkin işlemleri dolayısıyle de bu muafiyetten yararlanırlar.”,
Madde 17-
“(1) 16. madde hükmünden faydalanmak için gerekli olan şahsi, ailevi ve malvarlığı durumunda mütedair belge, ülkesinde talep edenin ikametgâhının veya meskeninin bulunduğu Akit Tarafın yetkili makamları tarafından verilir.
(2) Şayet talep edenin Akit Tarafların birinde veya diğerinde ikametgahı veya meskeni bulunmuyor ise, diplomatik misyon veya konsolosluk söz konusu belgeyi kendisine verebilir.
(3) Adli harç ve masraflardan muafiyet talebini karara bağlayacak adli makam, işbu Sözleşmenin 2. maddesinde öngörülen yöntemi izleyerek, bu belgeyi vermiş olan makamdan tamamlayıcı bilgiler talep edebilir.”

34) PAKİSTAN
1981 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi” 26/03/1982 tarih ve 2684 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 31/07/ 1982 tarih ve 17768 sayılı, Yürürlük Tarihi: 05/06/1983.

Anlaşmanın 9’uncu maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşlarından, diğer Akit Tarafın adli makamları önündeki adli işlemleri öncesinde sadece yabancı olmaları veya Diğer Akit Tarafın ülkesinde ikamet etmemeleri sebebiyle teminat talep edilmeyecektir.
Bu maddenin 1. fıkrasındaki hükümler aynı zamanda tüzel kişilere de uygulanır.”

35) POLONYA
1988 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî Yardımlaşma Sözleşmesi” 18/01/1990 tarih ve 3606 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 23/07/1990 tarih ve 20583 sayılı. Yürürlük Tarihi: 12/04/1991.

Anlaşmanın 14’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Diğer Tarafın topraklarında ikâmet eden veya geçici olarak bulunan ve diğer Akit Tarafın mahkemelerine başvuran Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi vermekle yükümlü tutulamazlar.”

36) ROMANYA
2005 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Romanya Arasında Hukukî Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” 25/10/2007 tarihli ve 5704 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 04/11/2007 tarihli ve 26690 sayılı Yürürlük Tarihi: 20/06/2008.

Anlaşmanın 13’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“”Bir Akit Tarafın vatandaşları, diğer Âkit Tarafın adlî makamları önündeki işlemlerinde, salt yabancı olmaları veya diğer Akit Taraf ülkesinde ikametgâhları bulunmamasından ötürü teminat akçesi (judicatum solvi) vermekle yükümlü tutulmayacaklardır.”

37) SIRBİSTAN
a) 2013 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ve Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması” 02/03/2017 tarih ve 6909 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 28/10/2017 tarih ve 30224 sayılı. Yürürlük Tarihi: 21/12/2017.

Anlaşmanın 16’ncı maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Tarafın birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya diğer Akit Taraf ülkesinde ikametgah veya meskenleri bulunmamasından ötürü diğer Akit Tarafta gerçekleşen adli bir işlemde teminat akçesi (judicatum solvi) vermekle yükümlü tutulamazlar.”

b) * 1934 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Krallığı Arasında Adli, Medeni ve Ticari Hususlarda Karşılıklı Münasebata Dair Mukavelename”  Mukavelename 25/12/1935 tarih ve 2874 sayılı Kanunla onaylanmış ve 04/01/1936 tarih ve 3197 (Düstur No: III. Tertip, 17.C.129(89)s.) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 27/07/1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sırbistan mukavelenameye halefiyet yolu ile katılmakla birlikte 2013 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ve Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın 21.12.2017 tarihinde yürürlüğe girmesiyle anlaşmanın 26. maddesi uyarınca mukavelenamenin hükümleri Türkiye Cumhuriyet ve Sırbistan Cumhuriyet arasında sona ermiştir.

38) SLOVAKYA
2004 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Slovakya Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli İşbirliği Anlaşması” 4/10/2007 tarih ve 5693 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 7/12/2007 tarihli ve 26723 sayılı. Yürürlük Tarihi: 01/04/2008

Anlaşmanın 14’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Bir Âkit Tarafın vatandaşları, diğer Âkit Tarafın adlî makamları önündeki işlemlerinden dolayı salt yabancı olmaları veya diğer Âkit Taraf ülkesinde ikametgâhları bulunmamasından ötürü teminat akçesi (Judicatum solvi) vermekle yükümlü tutulmayacaklardır.”

39) SLOVENYA
1934 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Yugoslavya Krallığı Arasında Adli, Medeni ve Ticari Hususlarda Karşılıklı Münasebata Dair Mukavelename” Mukavelenameye halefiyet yolu ile katılmıştır. Mukavelename 25/12/1935 tarih ve 2874 sayılı Kanunla onaylanmış ve 04/01/1936 tarih ve 3197 (Düstur No: III. Tertip, 17.C.129(89)s.) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak 27/07/1937 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Anlaşmanın 1’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“1-Akid Devletlerden biri tebaasından olupta, bu Devletlerden biri dâhilinde ikametgâhı bulunan ve diğer Devlet mehakimi huzurunda müddei veya dahil fiddâva olanlardan gerek ecnebi sıfatları dolayısıyla, gerek memleket dahilinde ikametgahı veya meskeni bulunmaması dolayısla, her ne nam ile olursa olsun, hiçbir kefalet veya teminat akçesi talep edilmeyecektir.
 2-Aynı kaide masarifi muhakemeyi teminen müddei veya dahil fiddava olanlardan talep edilen tediyat hakkında da caridir.”

40) SUUDİ ARABİSTAN
1929 tarihli “Muhadenet Muahedenamesi” 15/05/1930 tarih ve 1621 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 31/05/1930 tarih ve 1507 sayılı, Yürürlük Tarihi: 10/12/1933.

* Anlaşmada teminata ilişkin doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır.
Anlaşmanın 3’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“Tarafeyni Aliyeyni Akideyn, tebaalarına, yekdiğeri arazisinde ikâmet, seyahat, muamelâtı adliye hususatında salis devlet tebaasından dûn muamele tatbik etmemek hususunda mutabıktırlar.”

41) TACİKİSTAN
1996 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Cumhuriyeti Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezaî Konularda Adlî Yardımlaşma Anlaşması” 04/04/2000 tarih ve 4558 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 30/05/2000 tarih ve 24064 sayılı, Yürürlük Tarihi: 22/06/2001.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikâmetgâhları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulamazlar.”

42) TUNUS
1982 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Tunus Cumhuriyeti Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adli Yardımlaşmaya Dair Sözleşme” 19/11/1982 tarih ve 2711 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 24/11/1982 tarih ve 17878 sayılı.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, yabancı olmaları, diğer Devletin ülkesinde ikametgâhlarının veya meskenlerinin bulunmaması nedeniyle hangi nam altında olursa olsun hiçbir teminat akçesi veya depozito ödemek zorunda olmayacaklardır.”

43) TÜRKMENİSTAN
2012 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan Arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması” 26/02/2013 tarih ve 6442 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 22/05/2013 tarih ve 28654 sayılı, Yürürlük Tarihi: 29/06/2013.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Âkit Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi vermekle yükümlü tutulamazlar.”

44) UKRAYNA
2000 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Hukukî Konularda Adlî Yardımlaşma ve İşbirliği Anlaşması” 09/07/2003 tarih ve 4920 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 22/12/2003 tarih ve 25324 sayılı, Yürürlük Tarihi: 02/05/2004

Anlaşmanın 14’üncü maddesinin hükmü şöyledir:
“1. Âkit Taraflardan birinin vatandaşları, diğer Akit Tarafın adlî makamları önünde davalara, davacı veya müdahil olarak katıldığında, yabancı olmaları veya bu Akıt Taraf ülkesinde ikametgâh veya meskenleri bulunmaması sebebiyle ne isim altında olursa olsun herhangi bir teminat akçesi istenmeyecektir.
2. İşbu maddenin 1’inci fıkrasındaki hükümler tüzel kişilere de uygulanır.”

45) UMMAN
2008 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Umman Sultanlığı Arasında Hukukî, Ticarî ve Cezai Konularda Adli Yardım Anlaşması” 16/03/2010 tarih ve 5960 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 22/05/2010 tarih ve 27588 sayılı.

Anlaşmanın 15’inci maddesinin hükmü şöyledir:
“Akit Taraflardan birinin vatandaşları, salt yabancı olmalarından veya bu Tarafın ülkesinde ikametgâhları veya meskeni olmamalarından ötürü teminat akçesi (Judicatum Solvi) vermekle yükümlü tutulamazlar.”

46) ÜRDÜN
1971 tarihli “Türkiye Cumhuriyeti ile Haşimî Ürdün Krallığı Arasında Hukukî ve Ticarî Konularda Adlî İlişkileri Düzenleyen Sözleşme” 17/04/1975 tarih ve 1878 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Resmî Gazete: 05/09/1975 tarihli ve 15347 sayılı Yürürlük Tarihi: 14/05/1976.

Anlaşmanın 2’nci maddesinin hükmü şöyledir:
“Âkit taraflardan her birinin Türkiye ve Ürdün’de oturan ve diğer Taraf mahkemelerinde davacı veya müdahil olan uyrukları, gerek yabancı sıfatları, gerek o memlekette ikametgâh veya meskenleri bulunmaması nedeniyle, hiç bir masraf teminatı göstermeye tabi tutulmayacaklardır.”

C- ÖZEL DURUMLAR:

Vatansızlar
Türkiye’nin de taraf olduğu ve 06.06.1960’da yürürlüğe giren Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmenin 16. maddesine göre;
1. Vatansız bir kişi bütün Sözleşmeci Devletlerin ülkelerinde hukuk mahkemelerine serbestçe başvuruda bulunabilir.
2. Vatansız bir kişi, daimi ikametinin bulunduğu Sözleşmeci Devlette, adli yardım ve cautio judicatum solviden (teminat akçesinden) muafiyet dâhil olmak üzere mahkemelere başvuruya ilişkin konularda bir vatandaşınkiyle aynı muameleden yararlanır.
3. Vatansız bir kişi, 2. paragrafta sözü edilen konular hakkında, daimi ikametinin bulunduğu ülkeden başka ülkelerde daimi ikametinin bulunduğu ülke vatandaşlarına gösterilen muamelenin aynısından yararlanır.”

Mülteciler
Türkiye Cumhuriyeti 1951 tarihli Mültecilerin Hukuksal Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesini coğrafi sınırlama ile imzalamıştır. Coğrafi sınırlamanın sonucu olarak Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler dışından gelen iltica etmek isteyen kişilere geçici uluslararası koruma sağlamaktadır.

Madde 16-
1. Her mülteci, bütün Taraf Devletlerin toprakları üzerindeki hukuk mahkemelerine
serbestçe ve kolayca başvurabilecektir.
2. Her mülteci, sürekli ikametgahının bulunduğu Taraf Devlette, adli yardım ve teminat akçesinden muafiyet dahil, mahkemelere müracaat bakımından vatandaş gibi muamele görecektir.
3. Her mülteci, sürekli ikametgâhının bulunduğu, ülkenin dışındaki Taraf Devletlerde, o ülkelerin vatandaşlarına 2. fıkrada bahsedilen konular hakkında yapılan muamelenin aynından istifade edecektir.

Mavi Kartlılar
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu
Çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybeden kişilere tanınan haklar
Madde 28-
(1) Doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenler ve üçüncü dereceye kadar olan altsoyları, bu maddede belirtilen istisnalar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler. Millî güvenliğe ve kamu düzenine ilişkin hükümler saklıdır.
(2) Bu madde kapsamında bulunan kişilerin, seçme ve seçilme, muafen araç veya ev eşyası ithal etme hakları ile askerlik hizmetini yapma yükümlülüğü yoktur. Bu kişilerin sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı olup bu hakların kullanımında ilgili kanunlardaki hükümlere tabidirler.
(3) Bu madde kapsamında bulunan kişiler, bir kadroya dayalı ve kamu hukuku rejimine tabi olarak asli ve sürekli kamu hizmeti görevlerinde bulunamazlar. Ancak kamu kurum ve kuruluşlarında işçi, geçici veya sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilirler.
…….
(6) Bu madde kapsamında bulunan kişilere, talepleri halinde bu maddede belirtilen haklardan faydalanabileceklerini gösteren Mavi Kart düzenlenir….
(7) Bu maddenin sağladığı hakların kullanılmasında Mavi Kartın ibrazı yeterlidir. Kartın ibraz edilememesi durumunda Kimlik Paylaşımı Sistemi aracılığıyla Mavi Kartlılar Kütüğünden alınacak kayıt örneği ve uyruğunda bulunulan devlet makamlarınca verilmiş kimlik bilgilerini gösteren belge ile işlem yapılır….”

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu