Yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemelerin görülmesi halinde, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf bulunmasa dahi bu ödemelerin hakkaniyet kuralları gereğince nafaka borcundan mahsubu gerektiği, borçlu tarafından nafakaya mahsuben ödendiği iddia olunan ödemelerin ahlaki ödemeler olarak nitelendirilmesi gerektiği-
I. ŞİKAYET
Borçlu şikayet dilekçesinde; nafaka bedellerini ödediğini, iştirak nafakasının eğitim ve diğer giderleri de kapsadığını bir kısım nafaka ödemelerini müşterek çocuğun eğitim giderleri olarak ödediğini, eğitim ödemesinden kalan kısmın alacaklıya ödendiğini ileri sürerek takibin iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; ödenmiş olan nafakaların takibe konu edilmediğini, takip tarihi itibarı ile Temmuz ve K. 2020 ayı toplam 5.000,00 TL nafaka ile Ekim 2020 ayında eksik olan 1.870,00 TL nafaka bedelinin talep edildiğini, borçlunun gerek nafakaları, gerekse çocuğun okul taksitlerini gününde ve düzenli ödememesi nedeniyle okul yönetiminin sürekli kendisini araması nedeniyle müvekkilinin zor durumda kaldığını belirterek şikayetin reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilama dayalı takipte borcun ödendiği iddiasının İİK’nın 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmesi gerektiği, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceğinin kabul edildiği, zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun yaptığı ödemelerin bu borç dışında ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmenin hak kaybına neden olacağı, ödemenin okul ücreti vs gibi açıklamalar ile yapılması halinde ise ödemenin nafakaya mahsup edilemeyeceği, alınan bilirkişi raporunda asıl alacak tutarında fazla bir talebin bulunmadığı, işlemiş faiz tutarında ise toplam 2,93 TL fazla talebin bulunduğunun belirlendiği gerekçesi ile şikayetin kısmen kabulüne, 2,93 TL işlemiş faiz yönünden icra takibinin iptaline, sair taleplerin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlu istinaf dilekçesinde;dayanak boşanma ilamının 13.07.2020 tarihinde kesinleştiğini, Temmuz 2020 (13.07.2020 – 13.08.2020) dönemine ait nafakanın 4 gün gecikmeli olarak 17.08.2020 tarihinde; Ağustos 2020 (13.08.2020 – 13.09.2020) dönemine ait nafakanın 15.09.2020 tarihinde; Eylül 2020 (13.09.2020 – 13.10.2020) dönemine ait nafakanın 16.10.2020 tarihinde yatırıldığını, Ekim 2020 (13.10.2020 – 13.11.2020) dönemine ait 1 aylık nafaka borcunun sadece 3.130,00TL olduğunu, bu kapsamda müvekkilinin işlerinin bozuk olması ve mevcut pandemi sebebiyle nafakayı yatırmakta sadece birkaç gün gecikmesinin nafakaları düzenli ödemediği anlamına gelmeyeceğini, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının kanuna aykırı olduğunu, boşanma kararında okul taksitlerinin iştirak nafakasından ayrı olarak karşılanması konusunda tarafların herhangi bir taleplerinin olmadığını, bu hususun bilirkişi raporunda dikkate alınmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere; yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemelerin görülmesi halinde, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf bulunmasa dahi bu ödemelerin hakkaniyet kuralları gereğince nafaka borcundan mahsubu gerektiği, borçlu tarafından nafakaya mahsuben ödendiği iddia olunan ödemelerin ahlaki ödemeler olarak nitelendirilmesi gerektiği, emsal gösterilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararında belirtildiği gibi iştirak nafakasının eğitim giderlerini de kapsadığı yönündeki iddianın yerinde olmadığı, bu hususun ilam mahkemesince iştirak nafakası takdir edilirken bu giderlerin de dikkate alınması gerektiği şeklinde anlaşılması gerektiği, borçlunun itfa itirazının İİK’nın 33/1. maddesinde belirtilen belgelerle ispat edilemediği, yapılan bilirkişi incelemesinde takipte talep edilen tutarda asıl alacak kısmında fazlalık bulunmadığı, işlemiş faiz tutarının ise toplam 2,93 TL fazla talebin olduğunun belirlendiği, bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, dosya kapsamı, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Borçlu, istinaf dilekçesindeki hususları tekrar etmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,nafaka alacağının tahsili için başlatılan ilamlı icra takibinde takip öncesi itfa itirazı nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK. 33/1
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlunun temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.04.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 10.04.2023 T. E: 2022/9842, K: 2470